Portekizli yazar José Eduardo Agualusa’nın, 2017 Uluslararası Dublin Edebiyat ödülüne layık görülen bu kitabı, gerçek hayattan kahramanı Ludo’nun günlüklerinden yola çıkarak etrafına örülen farklı hikâyelerle okurlarını içine çekmeyi başarıyor.
Zaman zaman Ludo’nun kendisini yalnızlığa mahkûm etmesine üzülmüyor değilsiniz. Angola’nın bağımsızlık mücadelesi verdiği dönemde, kapısının önüne bir duvar örerek kendisini dört duvarın içine hapseden kahramanın, her şeye rağmen hayatta kalma mücadelesi maceracı ruhlara iyi gelecektir. Terasta yetiştirdiklerini yiyip, kitapları ve eşyaları yakarak, yaşadıklarını önce defterlere sonra da duvarlara yazarak geçen otuz yıl…
Kitaptan birkaç alıntı ile daha fazla merakınızı uyandırabilirim:
“Hata yapıyorum ve bazen bu hatalarda inanılmaz doğrular buluyorum.”
“İnsanlar, kalpleri neyin özlemini duyuyorsa onu görüyorlar.”
“Geçecek hepsi, kötülük bile dinlenmeye ihtiyaç doğar.”
“Kendine daha fazla işkence etme. Hatalarımız bize doğru yolu gösterir. Belki de unutmaya ihtiyacımız vardır. Unutmayı denemeliyiz.”
“Kendimi güneşte açan çiçekler, rüzgârın taşıdığı polenler gibi hissettim. Uyandım ve yalnızdım. Uyurken rüyamızda uyuduğumuzu görüyorsak, görebiliyorsak, gözümüzü açtığımızda da daha bilincinde olduğumuz bir gerçekliğe uyanabilir miyiz?”
“Annemin kollarından uzakta nasıl çocuk olabilirim?”
Sonuç olarak, ‘Unutmanın genel Teorisi’ farklı ve doyurucu bir şeyler okumak isteyenler için önerimdir.
Keyifli okumalar…
10.08.2020