Döşeğimde Ölürken

Yazarlık eğitimime başladığımdan beri sıradan bir okur gibi okumuyorum kitapları. Okuyacağım kitabın yazarını tanımıyorsam, önce yazar hakkında biraz araştırma yapıp öyle okumaya başlıyorum. Okurken de öğrendiğim tekniklere dikkat ediyorum.

William Faulkner’in ‘Döşeğimde Ölürken’ kitabını hocam Hakan Akdoğan’ın önerisiyle okudum. Kitabın yarısına gelmiştim ki başa dönüp tekrar okudum. Biraz geç oldu bilinç akışını anlamam 🙂 .

Kitapta annelerinin vasiyetini yerine getirmek için, tabut ile uzun bir yola çıkan Bundren ailesinin yol boyunca yaşadıklarını okuyor, sanki onlarla yolculuk ediyorsunuz. Ailedeki her karakterin hayatı algılayış şekilleri, dünya görüşleri ayrı ayrı bölümler halinde anlatılıyor ve Bundren ailesini yakından tanıyorsunuz. Bir yandan da aileyi izleyen komşularının fikirleri besliyor karakterleri.

Bilinç akışı tekniği ile yazılmış kitabı okurken biraz zorlanabilirsiniz. Anlayamama ve hikâyeden kopma da yaşayabilirsiniz. Ama bırakmayın, gerekirse benim gibi tekrar başa dönerek okuyun ama okuyun 🙂 .

Biraz gözünüzü korkuttum sanki, kitaptan birkaç alıntı da ekleyeyim ki merakınız uyansın 🙂 .

“Ağlamak epeyce gürültü yapıyor. Keşke böyle gürültü yapmasa.”

“Yüreği sözlerle boşalamayacak kadar dolu.”

“İçinde yalan bulunan bir evrende yalandan başka hiçbir şeyin, yoksulluğun bile, çok kötü ya da çok önemli olamayacağını öğretmişti bize.”

“Tanrı büyütüyor ekini. Gerekli görürse sele süpürtmek de onun hakkı.”

“Kötülükler bir kez başladı mı sonu gelmiyor sanki.”

“İlerliyoruz, ilerleme duygusu vermeyecek ölçüde uyutucu, düşsel bir gidişle, sanki onunla aramızda azalan uzaklık değil de, zamanmış gibi.”


Keyifli okumalar…

10.05.2021