Hikayelerim

Geç Gelen Bahar

Hoca, “Ruhuna El-Fatiha,” derken güneş gözlüklerimin siyah camı ardından izliyorum sahte yüzleri. Neredeyse cenaze namazına katılan herkes kabristana da gelmiş.

İki Maske

Akşam yemeğinden sonra, sofranın toplanmasına yardım edip iyi geceler dedi ev halkına Elif. Odasındaydı. Tüm dünyasını sığdırdığı küçücük odada. Yatağının içinde oturdu.

Gülen Yüz Omleti

Gece yatarken perdeyi kapatmayı unutmuştu. Sabah güneşinin odaya vurmasıyla uyandı. Yatağın duvara yaslanmış tarafı boştu. Yattığı yerden, mutfaktan ses geliyor mu diye kulak kabarttı.

Peri ile Melek

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir karı koca varmış.

Vişne Reçelindeki Karasinek

Kadın evde yalnızdı. Kocası işte, oğlu ise okulların yaz tatiline girmesini kutlamak için bir önceki akşam arkadaşında kalmıştı.

Yine Yeniden

Hatice metrobüsün kalabalığından açık havaya çıktığında derin bir nefes aldı. Yüzü bembeyazdı. Sabahtan beri devam eden baş ağrısına mide bulantısı ve halsizlik de eklenmişti.

Varım

Boğazı ve esintisini oldum olası sevmişimdir. Denizin kıpırtısını duymak, havadaki iyot kokusunu içime çekmek, gün batımındaki yansımaları izlemek garip bir huzur verir bana.

Yolculuk

Gün batımında, Bostancı’ya düdüğünü öttürerek girdi hızlı tren. Elindeki küçük valizle bindi Zeynep trene. Yolculuk Ankara’ya.

Tekirdağ'da Mektup Var

Sesini, güsel yüzünü özlediiim abam. Nassın? İki aydır elcaazım varmadı bi türlü sana yazmaya. Yoksa dünerim şu tarafa dünerim bu tarafa ep gene sen aklımda.

Ahşabın Tınısı

Yağmurlu bir sonbahar sabahına uyanan, Arnavut kaldırımları, dar sokakları, renkli ahşap evleri ile Kuzguncuk. Yol boyu sıralanan ağaçların sararan yaprakları, geceden sabaha biraz daha dökülmüş.

Parçalanan Fanus

İstanbul metropolünün en gözde binalarından biri olan Holding binasının on ikinci katında, oldukça şık, açık ofis düzeniyle dizayn edilmiş, ABC Holding’in reklâm ve halkla ilişkiler departmanı.

Saklambaç

En sevdiğim oyundu saklambaç. İyi saklanırdım. Saklandığım yerde hiç ses çıkarmazdım. Evin en kuytu köşesine gider kapanırdım. Öylece beklerdim.

Öznenin Halleri

Önümde uzun bir yol vardı. Ben bu uzun yolu çok sevdim. En çok da yola çıkma halini sevdim. Her zaman kolay olmadı yolda olmak.

Kafeste

Benim bir muhabbet kuşum var. İsmi Fıstık. Aynı ben, hiç susmaz. Bugünlerde ben sustum. O susmadı. Ben kafeste, o da odada…

Defne

Mevsim sonbahar. Sonbaharın sonları. Hüznün, ayrılığın mevsimi. Tüm yaz ağırladığı misafirlerinin çoğunu uğurlamış, hayat iyiden iyiye yavaşlamış Olimpos’ta. Sessizlik hâkim.

Seslerden Gelen

On parmağımın her biri ile tuşlara vuruşum. Vuruşumla birlikte harflerin şeride vuruşu. Beyaz kâğıdın üzerine bıraktığı izler. Bu izlerin tamamı, milyonlarca sayfadan ibaret geçmiş..

İki Arada

İri elâ gözlerine herkesin hayran olduğu, güzelliği ile her girdiği ortamda dikkatleri üzerine çeken, ailesinin gurur kaynağı Filiz. Başarılı öğrencilik hayatı, derece ile bitirilen…

Sessizce

Annesinin ölüm yıl dönümüydü. Her zamankinden erken geldi o gün eve Duygu. İyi hissettireceğini düşündüğünden eve gelir gelmez bütün günün gerginliğini atmak için duşa girdi.

Sıradan Bir Gece

Her gece gibi o gece de, sıradan…İçinde; acı, mutluluk, umut, hayal kırıklığı, korku… Birinin şansı diğerine şanssızlık, özgürlüğü…

Puf

Tiyatro aşığı kızımın seçimi ile, Kadıköy/Duru Tiyatro sahnesinde gittiğim, Sam Bobrick’in “İki Bekar” oyunu, uzun süredir izlediğim en başarılı komediydi…

Fırtına

Kocası pencerenin önündeki soluk mavi kadife berjerde oturmuş yaklaşmakta olan fırtınayı bekliyordu sanki. O ise elinde örgüsü…

Yağmur

İşte yine uyuyamadığım bir gece. Başucu lambam sadece okuduğum kitabın sayfalarını aydınlatıyor. Birden karanlık odama beyaz bir ışık…

Sığınak

Saat 23:00 gibi yatağa girdiğimde, birden aklıma bu soru takıldı. Bir önceki günden ne farkı vardı bugünün? Anladım ki uyuyamayacağım,

Yalan Hayatlar

Sabah uyandığımda çok sevdiğim arkadaşım hatta arkadaştan da öte dostum olan Yelda ile buluşacağımdan oldukça mutluydum.

Hediye

Cenk ile el ele Lipsos’a girerken, geceyi nerede bitireceğimi, nasıl bir sabaha uyanacağımı bilmeden, o gün iş yerinde yaşadığım…

İstanbul Sonbahar

Oysa ki, hiç bırakmayacak zannediyordu O’nu. Her ihtiyacı olduğunda yanında olacak, desteğini esirgemeyecekti. Özletmeyecekti kendini.